Emekçilerin 
Kurtuluşu
Kendi
Eserleri
Olacaktır.

                 
K. MARKS

 


SATTIM..!

Şükran SONER


Dört milyar dolar gelir hedeflenen Petkim, dün yapılan pazarlık sonunda 605 milyon dolara satıldı..

Petkim'in satışının yapıldığı saatlerde, Petrol-İş üyesi Petkim işçileri Ankara sokaklarında, satışın yapıldığı binanın önünde protesto eylemlerini sürdürüyorlardı. Can havli ile çaresizlik içinde kendilerini sokaklara atmış işçileri pek de umursayan yok...


Oysa ardı arkası gelmeyen özelleştirmelere, en son Petkim'in özelleştirilmesi kararına karşı işçilerin protesto eylemleri hiç kesilmiyor. Fabrikalarda direnişlerin yanında bir gün Bursa'da, bir gün İzmir'de yürüyüş ve mitingler yapılıyor. AKP merkezleri önünde satış politikaları protesto ediliyor...


Kamuoyu, medya, işçilerin, sendikalarının, giderek sayıları azalan sivil toplum örgütlerinin özelleştirmelere karşı eylemlerine, demokrasi adına katlanılan, kaçınılmaz, sıradan bir eylem gözü ile bakıyorlar. Lütfedip katılınmış gibi bir hal var. Nedenlerine kulaklar tıkalı. AKP iktidarı, Erdoğan Hükümeti'nin taktiği de yokmuş gibi davranmak.


Hesaplar işçilerin, sendikalarının bağırıp çağırarak seslerinin kısılması, yorgun düşmeleri, yılgınlığa kapılmaları üzerine yapılıyor. Ne de olsa geçmiş uygulamalar çok çarpıcı sonuçları ile ortada. Özelleştirilen işyerlerinde sendikal haklar gasp ediliyor. İşçilerin büyük çoğunluğu işini kaybediyor. Kalabilenler için ücretler çok aşağı çekiliyor. Çalışma koşulları sınırsız bozuluyor.


Ekmeğini kaybedecek işçinin, üyelerini kaybedecek sendikaların bağırıp çağırmasını ayıplamaya, suçlamaya, cezalandırmaya kalkışacak halleri yok ya... Deneyimle sabit. Türk sendikacılık hareketi, işçi sınıfı dayanışması, caydırıcı güç oluşturmada yetersiz kaldılar. Kaleler tek tek yıkılıyor. Ateş düştüğü yeri yakarken, canı yananlar bağırıyor. Yangının kaynağı ile, çıkmaması ile ilgilenen, bunları dert edinen parmakla sayılır.


Yeni dünya sömürü düzeninin bizim gibi yoksul ülkelere dayattığı ideolojik özelleştirmelerin ne mene bir şey olduğunu algılamaktan o kadar uzaktayız ki... Özelleştirmelerin tek sonucu sendikaların üye, işçilerin iş ve hak kaybetmesi mi?


Yıllar sonraki bilimsel, ekonomik sonuçlar, aslında ideolojik özelleştirme dayatmalarının en akılcı yapıldığı zengin kuzey ülkelerinde bile, işçilerle sendikalara zarar vermekle sınırlı kalmadığını ortaya koyuyor. Dünyanın süper gücü ABD'nin vardığı bilimsel sonuçlar dahi kamuya hizmet veren sosyal devlet aracı olan tüm işletmelerdeki özelleştirmelerin, sonuçta sadece kendi işçilerine değil, hizmetten yararlanan tüm halka, kamuya, uzun dönemde de elbette ekonomiye onarımı güç zararlar verdiğini ortaya koyuyor.

 

Borç para bulunması uğruna Dünya Bankası, IMF reçeteleri ile ideolojik özelleştirmelerin dayatıldığı yoksul ülkelerde ise sınırlı sanayileşme, üretim sonuçta katlediliyor. Üretici, tüketici, halk yığınları, herkes çok ağır yoksullaşıp bedeller öderken, ülke ekonomisi kapitalizm kuralları içinde dahi göçertilmiş oluyor. Bu köşe, bizden ve dünyadan örneklerle bu savları kanıtlamaya elbette ki sığmaz.

 

Özalizmin özelleştirme mucizeleri(!) ile bugün tarihe karışmış kamu işletmelerimizin yerini hangi özel sektör işletmeleri doldurabildi? Bu kadar büyük satışların sonunda, kapitalizm, ekonomi adına dahi nasıl bir kazanımdan söz açabiliyoruz? Geriye kalan yağma, vurgun, üreticiden tüketiciye, elbette işçisine herkesin mağdur olması, yoksullaşması... Yağmalanan kamu varlığı, işletmelerin gelir kaynağı oluşturmasından yoksun kalınması cabası...


Siz şimdi sorunu, 4 milyar dolar gelir beklenen Petkim'in 605 milyona satılmasını ülkenin tek kaybı olarak görüyorsanız, ne kadar da çok aldanıyorsunuz. Petkim 2002 yılında 962 trilyon ciro, 21 trilyon faaliyet kârı, devlete 12.4 trilyon vergi sağlamış bir işletme. Yıllardır yatırım yapılmadığı, çok kötü yönetildiği, işletildiği halde.

Petkim ülkenin hızla artan yurtiçi talebini, yatırım yapılmaması nedeniyle zaten giderek daha düşük oranda karşılayabiliyordu. 2002 yılında yurtiçi pazar payını ancak yüzde 34 oranında karşılayabilir konumda idi. Yapılması gereken, yeni yatırımlarla Türkiye'nin dışa bağımlı olmasından kurtulmak iken kamu, devlet bütçesi her şeye rağmen çok önemli bir gelir kaynağından mahrum bırakılıyor.

 

Özal'ın kalemi ile gözümüze soktuğu Arjantin, Şili, Brezilya.. özelleştirme mucizeleri ile nasıl çöktükleri ortada iken AKP, gözü dönmüş, Özal'a rahmet okutacak bir hızla, vurgun niteliğinde özelleştirmeler yapmak istiyor. Erdoğan Hükümeti günü kurtaracak, satıştan gelecek paraları bekliyor.

 

 
sayfa başına dön